İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Doç. Dr. Behlül Özkan ile “AK Parti Dönemi Ortadoğu Politikaları”

AGORA UNIVERSUS
ORTADOĞU ETÜTLERİ VIII
Etkinlik Raporu

Tarih: 11 Nisan 2019

Agora konseptinde kurgulanan Ortadoğu Etütlerinin sekizinci toplantısı Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Behlül Özkan’ın eşliğinde “AKP’nin Ortadoğu Politikaları” üzerine gerçekleşti. Behlül Özkan sözlerine AKP’nin Ortadoğu politikası ile Türkiye’nin Ortadoğu politikasının aynı olmadığını söyleyerek başladı. Bu bağlamda Türkiye’nin ve AKP’nin Ortadoğu ile ilgili çıkarlarının farklı olduğunu belirten Özkan, AKP’nin politikasının daha çok pan-islamizm ile açıklanabileceğini dile getirdi.


AKP’nin politikalarını “pan” olarak nitelemesini, izlediği stratejide ulusu aşan yayılmacı bir ideoloji gütmesi ile açıkladı. Özellikle eski Osmanlı topraklarında yer alan Irak, Suriye, Tunus gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin ekonomik refah sağlayamamaları nedeniyle İslamcılar tarafından meşru bulunmadığını öne sürdü. Bu ülkelerdeki rejimlerin seküler özellikleri nedeniyle de İslamcılar tarafından “devlet merkezli ve baskıcı” olarak tanımlandığını ve Kemalizm’e benzetildiğini belirtti.


Tartışmanın devamında Şerif Mardin’in merkez-çevre teorisi üzerinden Ortadoğu politikaları değerlendirildi. Konuk konuşmacı Behlül Özkan; “laik, otoriter, halka yabancı ve Batı taklitçisi olarak nitelenen merkezin ve bu merkezi demokratik yollarla ele geçirmeye çalışan muhafazakâr halkın oluşturduğu çevrenin” Ortadoğu’daki temel sorunu açıklayamadığını öne sürdü. Merkez-çevre kuramının sınıfsal bir yaklaşım içermemesi nedeniyle, İslamcıların bu teoriyi, gerçekleştirmeye çalıştıkları “muhafazakar inkılap”ı açıklamak için kullandıkları belirtildi. Bu noktada Özkan; merkez-çevre teorisinin Türkiye’nin de gerçeğini açıklamadığını vurgulayarak Kemalist devlet anlayışının 1945’ten sonra kaybolduğunu, Soğuk Savaş dönemine bakıldığında düşman görülenin sol olduğunu dile getirdi. Bu bağlamda, merkez diye nitelenen devlet organlarının laik olmadığını, Türk-İslam sentezi bir ideolojinin 1980 sonrası Türkiye’sinin resmi yaklaşımı olduğunu öne sürdü. Bu tezini, Türkiye’de İslamcılığın çevreden örgütlenmediğini iddia ederek destekleyen Özkan, Soğuk Savaş döneminde ve 1980 sonrasında devletin, İslamcılık ideolojisini sermaye aracılığı ile merkezinde organize ettiğini ve bunu sol ideolojiye karşı panzehir olarak ürettiğini belirtti. Toplantının bu kısmında Türkiye’de gerçekleşen bu Türk-İslam sentezi devlet merkezli ideolojinin, İslamcıların öne sürdüğü eski Osmanlı coğrafyasındaki laik, Arap milliyetçisi ve otoriter rejimlerin meşru olmadığı iddiasını güçlendirdiği üzerine konuşuldu. Behlül Özkan, bu perspektif ile hareket eden AKP’nin Kemalizm’in Türkiye’de devrilmesine referans vererek Ortadoğu’da benzer bir ideolojinin hakimiyetinin kurulması arzusu ile Ortadoğu’ya yaklaştığını belirtti. Sözlerine Ortadoğu’da siyasal İslam’a karşı tutumlardan bahsederek devam eden Özkan, Soğuk Savaş döneminde Mısır haricindeki diğer Ortadoğu ülkelerinde siyasal İslam’ın terörizm olarak nitelendiğini söyledi. Burada Türkiye ile diğer Ortadoğu ülkeleri arasında gidişatta farklılıklar olduğuna dikkat çeken Özkan, Arap Baharı olarak adlandırılan süreç başladığında bu ülkelerdeki İslamcıların AKP’nin elinde olan güce sahip olmadığını vurguladı.


Tartışmanın bu noktasında, Türkiye’nin Ortadoğu’da model ülke olarak kabul edilmesi ve AKP’nin kendini lider pozisyonunda görmesi üzerine konuşuldu. Bu iki yaklaşım ile birlikte AKP’nin Arap isyanları sürecini “Tarihi parantezi kapatıyoruz” olarak nitelemesi ve Davutoğlu’nun öncülük ettiği “Cumhuriyeti kuranlar Ortadoğu’yu Türkiye’den kopardı” iddiası tartışıldı. Behlül Özkan bu iddianın ‘’Cumhuriyeti kuranlar Ortadoğu’yu tanımıyordu” argümanı ile savunulduğunu belirtirken bu yaklaşımın doğru olmadığını belirtti. Atatürk’ün Ortadoğu politikasının üç temel prensibi olduğunu belirten Özkan, bu prensiplerin: 1)Rusya ile Ortadoğu’da kapışmamak, 2)Emperyalist oyuna dahil olmamak, 3)Arapların iç işlerine dahil olmamak şeklinde açıklanabileceğini dile getirdi. AKP döneminde bu üç prensibin tam zıddının izlendiğini belirten Özkan, sonuçta bugün Suriye’de Batı destekli bir YPG devletinin hazırlandığını hatırlattı.


Behlül Özkan, AKP’nin Ortadoğu politikalarında gelinen noktayı üç temel neden ile açıkladı. Öncelikle Ortadoğu halklarının Türkiye’nin liderliğini istediği tezi gerçeği yansıtmamaktaydı. İkincisi böyle bir istem olsa dahi Türkiye bu isteği karşılayabilecek donanıma sahip değildi. Üçüncüsü, AKP modeline benzer özellikler taşıyan Müslüman Kardeşler projesi Ortadoğu’da hiçbir zaman zannedildiği düzeyde rağbet görmemişti. Sonuç olarak pan-islamizmin Ankara’nın elinde patladığını dile getiren Özkan, bunun sonucunda Davutoğlu’nun başbakanlıktan gönderildiğini söyledi. Tüm bunların ışığında, Türkiye için öngörülen “kadim medeniyet havzalarının merkezinde, imparatorluk mirasçısı ve lider ülke” tanımlamasının, Ortadoğu siyasetinde ve halklarında karşılığının olmadığı üzerine konuşuldu.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir