İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Prof. Dr. Fulya Atacan’ın “Marksizm ve Ontoloji-Epistemoloji” dersinin notları yayınlandı. | Marksizm201

Marksizm201: Marksizm ve Ontoloji-Epistemoloji

Prof. Dr. Fulya Atacan

21 Ekim 2019

Tarih Vakfı

Kuram/teori diye baktığımız Marksizm, bugün bu odaya baktığımızda neyi nasıl anlayacağımızı, neye bakacağımızı, neyi neyle ilişkilendireceğimizi söyleyen ve yapan bir araçtır. Nihai bir amaç olduğu tartışmalı ama böyle bir araca ihtiyacımız var çünkü aslında görüyoruz, bir şeyleri anlar gibiyiz. Neden burada bu kadar insan var? Herkes farklı sebeplerle belki burada, tekil açıklamalar yapabiliriz ama bütününü kapsayacak bir çerçeveyi nasıl oluşturabiliriz? Bu sosyal bilimlerin temel meselelerinden biridir. Zaten materyalist bakış açısındaki temel mesele, baktığımızda bu odayı bütünlük içinde kavrayabilmektir. Bunu kavrayabilmek için de birtakım araçlara ihtiyacımız var. Bugün bunu anlatmaya çalışacağım. Aslında Marksizm anlatıyorsanız en can sıkıcı bölüm budur. Taban olarak bilinmesi gereken ama anlatırken de dinlerken de pek heyecan içermeyen bir konu. Ama aslında işin temelidir.

Başlamadan bir iki şey de atılma meselesiyle ilgili söylemek isterim. Bana hatırlattığı şey, şaşırtıcı bir biçimde 12 Eylül sonrasında da insanlar bugünküne benzer bir durum içindeydi. “Boşuna mı yürüdük bu yollarda?” dedirtecek cinsten bir tekerrür. O dönemle aynı değil tabii, farklılığı kavrayabilmemde ve analiz etmemdeki sürekliliği ve içindeki çelişkiyi, çıkmaz veya çıkış olasılığını görmemde Marksist kuramın oldukça büyük katkısı geçmişte de oldu bugün de olabilir. Ve zannederim ki insanların bir kez daha Marksist kurama dönmesinde, onun bu toplumda yaşananları analiz edip dönüştürebilme ilhamına ihtiyaç duymasının herhalde katkısı var. Ama ne olur, nasıl değişir hep birlikte göreceğiz. Buradan başladığımızda temel mesele herhalde insanın doğayla ve toplumla olan ilişkisini nasıl kavramsallaştırdığımızda başlıyor.

Marx’ın bakış açısında kabul ettiğimiz bir şey var ki bizim dışımızda nesnel bir doğa var. Ama o doğayla benim aramdaki ilişkinin nasıl kavramsallaştırılacağı, o ilişkinin niteliği, aslında benim bulunduğum konumu, bu konumdan ürettiğim bilgiyi ve o bilgiyle ne yaptığımı belirleyen bir temeldir. Marx’a göre, bu bakış açısından baktığımızda, bizim dışımızda bir gerçeklik, bizim dışımızda bir doğa var ama bu doğa saf halde, dokunulmamış bir doğa değil çünkü bizim onunla etkileşimimiz, doğa diye kabul ettiğimiz saf değişmez şeyi aslında dönüştürüyor. O dönüştürülmüş doğayla benim aramda kurulan ilişki hem beni dönüştürüyor hem doğayı dönüştürüyor.  Bunun içinde karşılıklı olarak dönüştürülen bu süreçteki var oluşu kavramaya başladığım andan itibaren buna dair bilgiyi nasıl üreteceğim meselesi önemli olmaya başlıyor.

Ders notları UNIVERSUS Araştırma Gönüllüsü Şeyma AKCAN tarafından alınmıştır.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir