Marksizm ve Das Kapital’in Türkiye’deki Serencamı
Prof. Dr. Mehmet Öznur Alkan
2 Aralık 2019
Tarih Vakfı
Türkiye’de Marksizm ve Das Kapital macerasına bakacağız. Bu macerada benim iki yıl önce yayınlanan bir kitabım var, 150. Yılında Das Kapital. Bu kitapta ben Marx’ın ve sosyalizmin/Marksizm’in en temel eserinin Türkiye’deki izini sürmeye çalıştım. Bunun nasıl algılandığı, nasıl yansıdığı, ne tür polemikler yapıldığı, ne tür eleştiriler yapıldığı konusunda bir tür izlek çıkartmaya çalıştım. Bunu çıkartırken de fark ettim ki aslında Türkiye’de Das Kapital’in çevrilme macerası, Türkiye’deki sosyalizm tarihinin de Marksizm tarihinin de gerçekten ilginç dipnotlarından biri. Kendimden de biliyorum, taşradan Ankara’ya gitmiş, Siyasal’a başlamış Kapital’in adını duymuştum ama bana 1. sınıfta Das Kapital okur musun deselerdi korkardım. O yüzden de birinci dönemin sonuna doğru gizlice istedim kütüphaneden. Çünkü geç okuduğum düşünülebilirdi, elimde görüp de soru sorabilirlerdi ve ben cevap veremeyebilirdim. Darbe dönemiydi, bu ürkütmüyordu ama böyle bir mahcubiyet olabilirdi benim gözümde. Gizli saklı okumaya başladım ve öncesinde psikolojik hazırlık yaptım. Başlayınca da şaşırdım çünkü Marx da belirtiyor işçiler için yazdığını. Öyle olmakla beraber bazı yanlarını çok kolay anladım, bazı yerlerini hala anlayabilmiş, çözebilmiş değilim. Matematiğimin, ekonomik birikimimin yetersiz kaldığı yerler oldu. Sonradan anladım ki gerçek manada emek verip okuyan herkes yaşıyor bu sıkıntıyı. Herkesin Kapital için bir yol göstericiye ihtiyacı var okunmasında. Dünyada Kapital’in özetleri Kapital’den daha çok rağbet görmüş durumda. Yetkin özetler de var çünkü bir yanı çok teknik bir yanı da siyasal, toplumsal ve ekonomik bir çözümleme aynı zamanda.
1867’de yayınlanıyor. Das Kapital’in orijinalini görmemiştim. Fakat sonra geçen yıl British Library’de orijinalini görmek mümkün oldu. 1848 baskı Komünist Manifesto’yu vermediler, tek nüsha vardı. Başına bir şey gelebilir diye paylaşmaya korkuyorlar kitabı. Yayınlandıktan sonra başta Avrupa olmak üzere dünyada çok rağbet görüyor. Ve galiba dünyanın en çok çevrilen kitapları arasında. Marx’ın sağılığında bir cildi yayınlanıyor sonra da o cildin Fransızcası yayınlanıyor. O yüzden de o cildin hem Almancası hem Fransızcası makbuldür çünkü Fransızcası Marx’ın elinden geçiyor. Türkiye’de bu Fransızcası çevrilmedi.
Bu kitabı yazarken bir de aslında Das Kapital’in macerasıyla Türkiye’de sosyalizmin macerasının da biraz birbirine paralel gittiğini fark ettim. Das Kapital Türkiye’de ilk Abdülhamit döneminde kimi iktisat kitaplarında bir referans olarak var fakat bir ayrıntı yok. İlk kez 2. Meşrutiyetle beraber sosyalist hareket Osmanlı Sosyalist Fırkası olarak örgütlendiğinde ve onun yayın organı İştirak’te çıktığında artık orada yavaş yavaş Marx’tan ve onun sermaye kitabından söz edilmeye başlandığını görüyoruz. Burada hem çeşitli yazıların içinde geçiyor hem de örneğin 1910 yılında dönemin Yahudi sosyalistlerinden çok aydın biri olan Bohor İsrail, bir temenni olarak Kapital’in çevrilmesinin çok iyi olacağını İştirak’te bir yazısının sonunda belirtiyor. Sonrasında da Bohor İsrail, 1912’de Ceride-i Felsefiye adlı bir mecmua çıkartıyor. Bu bizdeki çok önemli ve ilginç bir felsefe dergisidir ve bu dergide Bohor İsrail imzasıyla ilk defa Kapital’in bir bölümünün çevrildiğini görüyoruz. Aslında ben bunu ilk gördüğümde fark etmemiştim. Çünkü başlangıçta söz etmiyor, belli bir noktadan itibaren Marx’ın ünlü eseri Sermaye’nin çevirisinin bir kısmı olduğunu ifade ediyor ve orada şöyle bir ifade kullanıyor Bohor İsrail: “hülâsatül hülâsa” (özetin özeti). Anlaşılan o ki, o da bir Fransızca özetten Kapital çevirisinin yapılmasına girişilmiş. Yaptığı bu çeviri İktisâd-ı İctimâî başlığını taşıyor.
Ders notları UNIVERSUS Araştırma Gönüllüsü Şeyma AKCAN tarafından alınmış ve düzenlenmiştir.
İlk yorum yapan siz olun