Koronavirüs Krizi Politiktir
Grace Blakeley
Bu yazının orijinali 17 Mart 2020 tarihinde The Tribune dergisinde “The Coronavirus Crisis Is Political” başlığıyla yayınlanmıştır.
Çeviren: Begüm Üstün
Yaşamak üzere olduğumuzla kıyaslanabilecek derecede şiddetli bir ekonomik krizle en son 2008 yılında küresel bankacılık sistemi kendi aşırılıklarının altında çökmeye başladığında karşılaştık.
ABD hükümetinin Lehman Brothers’ın başarısız olmasına izin verme kararı finansal piyasaları serbest düşüşe geçirdiğinde, dünya liderleri harekete geçme zamanının geldiğini fark etti. İlk olarak, dünyanın en büyük bankalarına trilyonlarca dolar değerinde kısa vadeli likidite (etkili bir şekilde kısa vadeli krediler) sağladılar. Ancak kısa sürede bankaların sorunun sadece nakit sıkıntısıyla sınırlı olmadığını, borçlarını tamamen ödeyemediklerini fark ettiler. Bu noktada, devletlerin dünyanın en büyük finansal kurumlarının çoğunda önemli hissedarlar haline getiren kurtarma paketlerinin arkasına sığındılar.
Bunu izleyen birkaç yıl içinde, birçok ülke finansal çöküşün reel ekonomi üzerindeki etkisini sınırlamaya yönelik mali teşvik önlemlerini benimsedi. Başlangıçta, ABD ve Birleşik Krallık hem istihdam kaybını azaltmayı hem de Büyük Buhran’a yol açan talepteki Keynesyen türden aşağı yönlü düşüşü engellemeyi hedefleyen büyük teşvik programları uyguladılar. Ancak küresel ekonomiyi başka bir buhrandan kurtaran, tepe noktasında GSYİH’nin yaklaşık yüzde 20’si değerinde bir teşvik paketiyle Çin oldu. Devasa devlet yatırımı hem Çin ekonomisini hem de başlıca ticaret ortaklarının ekonomilerini korudu.
Fakat, kısa bir süre sonra tüm dünyadaki hükümetler politikalarını değiştirdi. Avrupa’da, euro üyeliği nedeniyle para politikası uygulamaları kısıtlanan ülkeler arasında 2008 mali çöküşüne gecikmiş bir yanıt olan kamu borcu krizi PIIGS’i [1] vurdu. Troyka – Avrupa Komisyonu (EC), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Uluslararası Para Fonu (IMF) – kurtarma paketikarşılığında Yunanistan gibi ülkelere sert kemer sıkma politikası dayattı. Birleşik Krallık da duruma ayak uydurdu ve hükümet için bir kamu borcu krizi belirtisi kesinlikle olmadığı halde ciddi bir kemer sıkma programı dayattı.
Bu ani geri dönüşün nedeni nedir? En başından beri, sağ ve sol siyasetler 2008’in yorumlanması üzerine bir mücadele içindeydi. Sol siyaseti savunan birçok kişi, kendinden emin bir şekilde, mali krizin, özünde sürdürülemez olduğunu düşündükleri finansal kapitalizmle ilgili uyarılarının doğruluğunu kanıtlayacağına inandılar. İlk başlarda küresel mali krizin mahiyetinden korkan sağ siyaset hızlıca kendi hikayesiyle ortaya atıldı. 2008 sadece uluslararası finansal sistemin bir krizi değildi; kamusal hizmetlere çok fazla para harcayan savurgan hükümetlerin neden olduğu bir krizdi.
Bir hükümetin sadece vergiden elde ettiği kadar harcayabileceği şeklindeki Thatchercı ortak akla alışkın olan Birleşik Krallık’ta, Muhafazakarlara 2010 seçimlerini kemer sıkma söylemi kazandırdı. O zamandan beri, bu hükümet tarafından uygulanan kemer sıkma politikalarının doğrudan ya da dolaylı bir sonucu olarak 120.000 kişi yaşamını yitirdi. Son 10 yılın çoğunda sabit kalan ücretler ve verimlilikle birlikte ekonomimiz neredeyse on yıl boyunca durgunlaştı. Sonuç olarak, kemer sıkma politikaları kendi içinde başarısız oldu. Ulusal borcun GSYİH’ye oranı 2010’da olduğundan daha yüksek.
Mali krizin ardından Muhafazakarlar, küresel ekonomiyi vuran en kötü krizlerden birinden seçimlerde faydalanmak için bilerek yalan bir anlatı yaydı. Torylerin (Muhafazakarların) mesajının başarısına karşılık olarak hafifletilmiş kemer sıkma politikaları ve göçün kontrolünü vaat eden İşçi Partisi de daha iyi değildi. Krize karşı hegemonik yanıt tesis edilmişti.
Koronavirüs krizi açığa çıkarken sağ siyaset iktidarda. [Onlar] gazetecilerin, vatandaşların ve hatta sağlık yetkililerinin hükümet anlatısının arkasında hizaya gelmesini talep ediyor. Para politikası, ücretli hastalık izni veya sosyal güvenlik ödemeleri olsun, hükümet politikasını sorgulamak bir halk sağlığı krizini “politikleştirmektir.”
Koronavirüs krizinin “politikleştirilebileceği” fikri, zaten doğası gereği politik bir olay olmadığını ima etmektir. Tabii ki, virüs salgını doğal bir şeydi ve Gates Vakfı’nın araştırmalarına göre öngörülebilirdi.Ancak ekonomik etkisi ve özellikle maliyetinin dağıtılması daha fazla politik olamazdı. Eğer sağ siyasetten felaket kapitalizmi dersi almaktan kaçınmak istiyorsak, bu krizin ekonomimiz üzerindeki olası etkisini anlamalı ve buna göre hazırlanmalıyız.
Koronavirüs’le ilgili panik finansal piyasaları etkilemeye başladı bile: S&P, Dow Jones, FTSE ve diğer birçok endeks 2008’den daha büyük düşüşler yaşadı. İşçilerin evde kalmak zorunda olmaları, kapanan sınırlar, her ikisi de çöken tüketim ve yatırım rakamlarıyla birlikte düşen borsalar, yatırımcıların küresel ekonominin derin bir durgunluğa doğru gidişini fark ettiğini yansıtıyor. Şirketlerin borçlarının arttığı on yıllık bir dönemin ardından, düşen şirket gelirlerinin bazı büyük finansal kurumları tehdit edebilecek bir şirket iflası dalgasına yol açacağı endişesi var.
Şimdiye kadar genel bir durgunluk gibi görünüyor. Ancak şu anda karşı karşıya olduğumuz kriz ile 2008 mali krizini takip eden süreç arasında bazı büyük farklılıklar var. 2008’den sonra birçok insan evini, çok daha fazlası işini kaybetti. Çekilen zorluklar çok büyüktü ve hali vakti çok da yerinde olmayanlarla sınırlı değildi. Ancak koronavirüs durgunluğuyla birlikte, özellikle Birleşik Krallık için, ekonomik riskler çok daha bireyselleşmiş ve çok daha ciddi durumda.
Başta virüsün etkisinin en şiddetli olduğu Londra’dakiler olmak üzere çoğu insan kiralarını veya faturalarını, kendilerini izolasyona almak zorunda kalanlar için geçerli olan haftada sadece 94.25 poundluk ücretli hastalık izni ile karşılayamayacaktır. Serbest meslek sahipleri, sıfır saat sözleşmesi [2] olanlar ve kısa süreli sözleşmelerle çalışanlar ücretli hastalık izni bile alamayabilirler.
Dahası, güvenceli iş sahibi olmayan artan sayıda insan, işletmelerin çalışmayı durdurması, insanların tüketimi bırakması ve kamusal alanların yavaş yavaş kapanması nedeniyle çarpıcı bir şekilde işlerini kaybetme durumuyla karşı karşıyadır. Kendilerini izolasyona almaya zorlanmamış olsalar bile, yukarıdaki tüm kategorilerin yanı sıra serbest çalışanlar, küçük işletme sahipleri ve komisyon karşılığı çalışanlar gibi istikrarlı bir gelire sahip olmayanlar hızlı ve kalıcı bir gelir kaybıyla karşı karşıya.
On yıllık kemer sıkma döneminin ardından hanehalkı birikimleri tehlikeli derecede düşük. 1987’den beri hanelerin kazandıklarından daha fazlasını harcadıkları, yeni borç alarak ve birikimlerinden harcayarak aradaki farkı kapattıkları ilk yıl 2017 idi. Birleşik Krallık’ta halihazırda bir çeşit sorunlu borçla mücadele eden 8 milyondan fazla hane var.
Yüksek kiralar, yüksek ulaşım maliyetleri ve durgun ücretlerle Birleşik Krallık, koronavirüs salgınından önce zaten bir hayat pahalılığı krizi yaşıyordu. Bankalar borç ödemelerini, ev sahipleri kiraları ve kamu hizmeti veren şirketler faturaları talep etmeye devam ederken ailelerin daha fazla ücret kaybıyla başa çıkmaları nasıl bekleniyor?
Merkez bankası mensupları da 2008 krizi sonrasında olduklarından çok daha sıkıntılı durumdalar. Para politikası zaten son derece gevşek, tehlikeli negatif faiz oranı bölgesine girmeden önceki son noktaya kadar düşürüldü. Parasal genişleme devam ettirilebilirdi ancak krizden önce bile daha fazla para yaratmanın azalan gelirlere yol açtığını gösteriyordu. ABD Merkez Bankası, finans sektörüne 1,5 trilyon dolarlık kısa vadeli kredi teklif etti bile ve bu dahi paniği durdurmadı.
Bu meselelerin her biri politiktir. Düşük ücretten yüksek borca ve parasal gücün eksikliğine dek bu konuların her biri önceki hükümetlerin eylemlerinden kaynaklanıyor ve sadece bu hükümet tarafından üstesinden gelinebilir. Geçen hafta Maliye Bakanı Sunak’ın bütçesinde ana hatlarıyla belirtilen türden genel mali teşvik ile birlikte daha fazla parasal genişleme yeterli olmayacaktır.
Hükümetin, koronavirüs krizinin bir sonucu olarak gelir kaybına uğrayan ailelere yönelik destek getirmesi gerekiyor. Alternatifi, insanların ya hükümetin kendini izole etme tavsiyesini görmezden gelerek virüsü daha fazla yaymasını ya da birkaç ay içinde kendilerini evlerinden edilmiş ya da iflas etmiş bulmasını izlemektir. “Siyaset” diye haykıranların bu tercihle yüzleşmemesi tesadüf değildir.
[1] 2008 ekonomik krizinin ardından Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İtalya ve İspanya gibi yüksek borçlu ülkeleri tanımlamak için kullanılan kısaltma.
[2] İşçi ve işveren arasındaki sabit çalışma saati ve sabit maaş anlaşmasını ortadan kaldıran, son dönemde oldukça tartışmalı olan güvencesiz çalışma tarzı.
[…] https://uni-versus.org/2020/03/26/grace-blakeley-koronavirus-krizi-politiktir/Grace Blakeley’in, krizin patikalarının sadece tıp biliminin sorunsallarını tartışmak ile bitmeyeceğini ve her ayağının politik olduğunu öne sürdüğü yazı. […]