Herkes için Feminist Bir Ekonomi (Gezegen de Dahil)
Avrupa Feminist Çalışma Grubu[i]
05.05.2020
Çeviri: Fethiye Beşir-İletmiş
Orijinal Metin: https://www.rosalux.de/en/news/id/42140/feminism-now
COVID-19 krizi sırasında, toplumlarımızın en temel işleyişi ve gerçekten ayakta kalması için hayati önem taşıyan bakım, sağlık, temizlik veya perakende sektöründe çalışanlar olduğunun (en azından sembolik olarak) geniş bir şekilde kabul edildiğini gördük. Bu farkındalık bir kez daha, sosyal politikayı (ortak) refahın üretiminden ziyade maliyetlerle ilişkilendiren ve toplumların özelleştirme ve piyasalaştırmanın bedelini ağır ödediğini inkâr eden neoliberal miti bir kez daha ortaya çıkarıyor. Bu anlayış, kriz sonrası döneme sirayet etmeli ve ekonomik politikaların yeniden yönlendirilmesine rehberlik etmeli, genellikle görünmez olan yeniden üretim işleri olmadan ekonominin üretim tarafının imkânsız olacağı anlayışını merkeze koymalıdır.
İstihdamda toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmadığı ve emek piyasasının dışındaki kadınların* işleri, içindeki erkeklerinki kadar değerli kabul edilmediği sürece, bu işlerin kriz zamanlarında “gözden çıkarılabilir” kalacağı açık. AB nüfusunun neredeyse yarısı para getirmenin erkeklerin en önemli görevi (yüzde 43) olduğu, bir kadının temel görevinin ise ailelere ve çocuklara (yüzde 44) bakmak olduğu fikrini destekliyor. Hizmetlerin askıya alınması ve resmi bakım sorumluluklarının tekrar evlere devredilmesi, toplumların toplumsal cinsiyetçi iş bölümü açısından onlarca yıl geriye gitme tehlikesini yaratıyor.
COVID-19 krizine verilen sosyo-ekonomik karşılık, sadece bakım işi için (daha iyi) ödeme yaparak statükoyu düzeltmekle sınırlı kalmamalı, ekonomik büyüme, insanlığın karşılaştığı çoklu krizlere deva değil. Dünya doğrudan şu anki salgına odaklanırken, karşı karşıya kaldığımız en büyük acil durum olan iklim krizi ortadan kalkmamış durumda. Hükümetler, ekonomilerin nasıl yeniden ayağa kalkacağını tartışmaya başlar ve borsalara, GSYİH büyümesine ve (belirli) işleri kurtarmaya odaklanırken iklim felaketinden kaçınmaya yönelik ilerleme durma tehlikesi altında. İklim değişikliğinin özellikle kriz sonrası toparlanma nedeniyle daha da şiddetlenmesi muhtemel olduğundan, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik tedbirlerin geri alınması ihtimâli yıkıcı olacaktır.
Feminist ekonomi düşüncesi içinde vurgulanan karşılıklı bağımlılık ve ekolojik bağımlılık ilkeleri, bu krizle birlikte iyice belirginleşti. Ekonomiyi, tüm insanların hayatta kalması ve gelişmesi için ihtiyaç duyduğu her şeyi kapsayan bir şey olarak görerek acilen feminist bir perspektiften yeniden düşünmek zorundayız. Bu, ücretsiz bakım işlerinin yanı sıra emek piyasası faaliyetlerini de içeriyor. Krize karşı verdiğimiz yanıtların ne olması gerektiğine karar verirken:
- Hem üretim hem de üretimin ve yeniden üretimin, sürdürülebilir, demokratik olarak kontrol edilen ve üretimin “ihtiyaçları”na göre değil, insan ihtiyaçlarına göre yönlendirilecek şekilde yeniden düzenlenmemiz
- Bakım ve üreme işlerinin toplumsal refah üretmekte temel olduğunu kabul etmemiz ve bu işlere hem toplumsal hem de parasal anlamda değer vermemiz
- “Temel” hizmetlerde çalışanlara ücretsiz çocuk bakımı ve bakım sorumluluğu olan insanlar için özel ücretli izin sağlamamız
- Kamu fonlarını, özel olarak kadınlara* ve diğer marjinal gruplara odaklanarak herkesin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönlendirmemiz, (ekonomi, ücretsiz sağlık, eğitim, konaklama, temel hizmetler ve gıda tedariğine öncelik verecek şekilde örgütlenmelidir)
- Yaşadığımız salgının kalıntılarına karşı yaklaşan iklim felaketine değinen kapsamlı yanıtlar geliştirmemiz esastır.
[i] Bu Feminist Manifesto Roza Lüksemburg Vakfı’nın Avrupa Feminist Çalışma Grubu’nun üyeleri tarafından yazıldı. Belçika, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Yunanistan, Polonya, Rusya, İspanya, İngiltere ve Ukrayna’da, Avrupa’nın her yerinde yaşıyoruz ve çalışıyoruz.
İlk yorum yapan siz olun