Kadınların Bedensel ve Zihinsel Bütünlük Hakkı
Avrupa Feminist Çalışma Grubu[i]
05.05.2020
Çeviri: Fethiye Beşir-İletmiş
Orijinal Metin: https://www.rosalux.de/en/news/id/42140/feminism-now
Avrupa çapında hareketlilik kısıtlamaları uygulandığından bu yana, yaşadıkları evlerinde kadınları ve çocukları olduğu kadar, homofobik meskenlerde yaşayan LGBTIQA+ bireyleri de etkileyen özel, cinsel ve üreme şiddeti artıyor. Eşzamanlı olarak kısıtlamalar, istismar riski altındakilerin güvenli olmayan meskenlerden kurtulmasını daha da zorlaştırdı. Bu, çoğu kişi için ev en güvenli olmayan yer olsa da evde kalmak resmi yönlendirme olduğu için paradoksal bir durum yaratıyor. Kadınların*, çocuklarının ve LGBTIQA+ bireylerin kurtulmak için yaptıkları herhangi bir hareket, onları yalnızca enfeksiyon değil, aynı zamanda yasal takibat bakımından da tehlikeye atıyor.
Sosyal koruma biçiminde kurumlardan yardım talep etme olasılığı, kriz ve daha önce de tartışıldığı gibi, birçok hükümet tarafından getirilen otoriter düzenlemeler nedeniyle ciddi şekilde sınırlandı. Salgın öncesi kadın sığınaklarına yapılan yatırım eksikliği ve şu anda sığınakların izlemek zorunda kaldığı sıkı prosedürler, bugünlerde sığınmak isteyen birçok kadın*, çocuk ve LGBTIQA+ bireyin geri çevrilmesi anlamına geliyor. Cinsiyetçi ve homofobik şiddet sorununu ele almamız önemli, ancak, insanların tüm yaşamlarının “özel” alanla sınırlı olduğu, ancak siyasi önceliklerin “kamusal” alanda daha “acil” konulara odaklandığı bir zamanda özellikle önemli.
Kadınlara, çocuklara ve LGBTIQA + bireylere yönelik şiddetin özel, bireysel veya aile içi bir sorun değil, yapısal bir sorun olduğuna dikkat çekmekten vazgeçmeyeceğiz. Kadınları*, erkekleri* ve diğer normatif olmayan bedenleri ve yaşamları disipline etmek, dışlamak ve kontrol etmek için kullanılan şiddet, baskı ve ötekileştirme, ataerkil toplumlara içkindir. Bu şiddetin yankıları, yalnızca hâlihazırda savunmasız, dezavantajlı ve ilk kriz sırasında ilk hedef alınanları değil, tüm toplumu etkiliyor. Bu grupların bedensel ve zihinsel bütünlüğü için ve ataerkil ve heteronormatif şiddete karşı mücadele, eğitim ve bilinçlendirme için, saldırganlığı önlemek için ve uzman sosyal ve sağlık kurumları sağlamak için yapısal çözümler gerektiriyor. Bu nedenle devletten:
- Şiddetin ve baskının bireysel değil yapısal sorunlar olduğu konusunu kabul etmesini ve farkındalık yaratmasını
- Ataerkil toplumların, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve baskıya maruz kalmış kişilerin dışlanmasını sağladığını kabul etmesini
- Özellikle salgın sırasında kadın* sığınakları için kamu fonlarının teminat altına almasını ve arttırmasını, mümkün olan yerlerde, istismara maruz kalanlar yerine şiddet uygulayan failin evden çıkarılmasını
- Sadece kapatma sırasında değil, krizi takip edeceği öngörülen durgunluk döneminde de erişilebilir zihinsel sağlık hizmeti sağlanmasını
- Kadınlar* ve LGBTIQA+ bireylerin, yardım hatları, WhatsApp kanalları ve eczaneler veya diğer açık perakende mağazaları yoluyla kendilerine yönelik şiddeti bildirebilmelerini, yardıma erişebilmelerini ve sosyal hizmetlerle ve polisle iletişime geçebilmelerini teminat altına almasını talep ediyoruz.
[i] Bu Feminist Manifesto Roza Lüksemburg Vakfı’nın Avrupa Feminist Çalışma Grubu’nun üyeleri tarafından yazıldı. Belçika, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Yunanistan, Polonya, Rusya, İspanya, İngiltere ve Ukrayna’da, Avrupa’nın her yerinde yaşıyoruz ve çalışıyoruz.
İlk yorum yapan siz olun