Örs’ten Perceive’e: Onur Yeğin ve Kavrayışı Derinleştirmek
Hiphop camiasının genæç ve yetenekli isimlerinden Onur Yeğin, 26 Aralık Perşembe akşamı butik bir lansman konseri ile “Perceive” isimli üçüncü enstrümantal albümünü tanıttı. Solo kariyerinin yanı sıra DJ, beatmaker ve prodüktör olarak da faaliyet gösteren Onur’un bu albümü diğerlerinden oldukça farklı bir tını bırakıyor kulakta. Dolayısıyla ben de albümün benim anlam dünyamda ne ifade ettiğini somutlamak, bu vesileyle de henüz haberdar olmamış olanlarla kendisini tanıştırmak istedim.
“Perceive”e geçmeden önce, Onur’un bir önceki albümü olan ‘Örs’ten kısaca bahsetmekte fayda olacağını düşünüyorum. Her şeyden çok “birey” olma, toplumsallıktan kopma ve yönsüz hissetmenin belki de bu zamana kadar en net hissedildiği noktadayız bugün. Kimi zaman baş edilmesi tek başına çok da mümkün olmayan ve griliğini insan hayatının her zerresine sızdıran bu his, Onur’un bir önceki albümü olan Örs’te vücut buluyordu. Kişisel olarak kendimi dinlemekten alıkoyamadığım ve içine girdikçe o grilik girdabına insanı daha da çeken Örs, tekil ve depresif bir dünya tasavvur ediyordu. Belki de albümü dinleyen herkesin ilk etapta favori parçası olan ‘Değirmen’, yukarıda bahsettiğim dünyanın “afişi” olabilecek şarkıydı. Yeni nesil tabirle dark bir albüm olan Örs’ü çok beğendiğimi bir kez daha belirtmek isterim; bununla beraber söylemek gerekir ki Örs, insanı içine alan, ruhuna dokunan ancak umut barındırmayan bir albümdü.
Hepimizin, her geçen gün daha fazla hissettiği bu bireysellik; ekonomik, politik ve dolayısıyla toplumsal parametrelerden bağımsız okunmamalı. Bu duygu durumunun bizi sürüklediği girdabın toplumsal olanla bağını kurmak ise grinin renklendiği yere denk düşüyor kanaatimce. Perceive albümünü ilk dinlediğimde gerek Onur’un solo kariyeri gerekse ortak işler yaptığı mc’ler için hazırladığı beatlerden çok farklı bir şey duyduğumu düşündüm. Bu albüm, Örs’te hissedilen o griliğin renklendiği, toplumsal olanla bağının kurulduğu bir albüm olarak doldu kulağıma. Albümde şarkıların rengi lacivert, kahverengi, bordo, hâkî yeşili ama gri değil.
“Falling In” şarkısıyla açılan ve “Falling Out” şarkısıyla kapanan albümün ve parçaların isimlendirmeleri albüme ilişkin ipuçları taşıyor. Falling In şarkısının girişinde yer alan “dış ses” ve hemen arkasından başlayan hüzünlü ezgi, söz oyunlarından tamamen bağımsız bir biçimde, dinleyeni yağmurlu bir İstanbul gününde, kalbinin ortasında bir taşla, Söğütlüçeşme Metrobüs Durağına bırakıp gidiyor. Albümde yer alan hiphop ritimleri, Doğulu ve Batılı ezgilerle birleşerek dinleyiciyi daha derin bir kavrayışa, daha derin bir idrake, daha köklü bir duyguya sevk ediyor. Aynı zamanda albüm hiphop’un, ruhunu kaybetmeden, hiphop kalarak, hangi sınırlara kadar esneyebileceğini, diğer tarzlarla yapılan iş birliğinin kulaklarda nasıl bir şölene dönüşebildiğini gösteriyor. Atlas RB grubundan Ömer Adil ‘Thoughts’ şarkısında, Oğuzhan İçer ise “Falling Out” şarkısında gitar sololarıyla kendisine eşlik ediyor.
Bunlara ek olarak, bu albümdeki parçaların süreleri önceki albümde yer alanlara kıyasla daha uzun tutulmuş. Bu durumun, dinleyicinin şarkının içerisinde yapacağı yolculuğun yarım kalmasının önünü kestiğini düşünüyorum. Bir macerayı takip eder gibi, tansiyonu yükselterek ritimleri dans ettiriyor Onur. Dolayısıyla derli toplu bir hikâye anlatıyor ve dinleyiciyi, kendine, hayata, düşüncelerine ilişkin bir rahatsızlığa teşvik ediyor.
Hiphop kültürünün belki de en görünür öğesi olan rap müziğin bile müthiş emek verilerek hazırlanan şairane sözlerle derdini anlatmakta zorlandığı bu dönemde, hiçbir şey anlatmayan sözlerin iş yaptığı bu piyasaya enstrümantal bir albüm hediye etmenin çok cesurca olduğunun altını çizerek yazımı bitirmek istiyorum. Eğer Perceive albümünü tek kelimeyle tanımlamak gerekseydi hem albümün renkleri hem de sözlere gerek duymaksızın ayaklarını yere vurup yeri sarsan ruhu sebebiyle “protest” kelimesini seçerdim.
Hazal Çakmak
İlk yorum yapan siz olun